16 Haziran 2013 Pazar

Eminönü'nde Bir Gün

Güne ağa kapısında baişladık,güzel bir kahvaltı ve ardından muzlu çay.
E normalde şeker kullanmayan biri olarak biraz şekerliydi benim için ama tadı güzeldi yine de:)) İyi ki ağa kapısı var.. Bu da akşam manzarası,gitmek isteyenlere duyrulur.. Hoş ve nezih bir mekan. Adres:Süleymaniye Mah. Fetva Yokuşu Nazir İzzet Efendi Sk No:11 Tahtakale/İstanbul - Avrupa
(0212) 519 5176

Burada bir müddet oturduktan sonra mis gibi deniz havası için tabi ki de rotamız Eminönü:))

 Tavlarken,tav olmak:))


Haberden elde ettiğim bilgilere göre İstanbul'un denizleri temizmiş.:) İnsanlar sanırım daha da bilinçleniyor.



Diyeceksiniz de bu da nesi. Ben de anlamadım heralde sevimli bir çocuk eliden denize düşürmüş olacak. Kim bilir bizim düştü dediğimz olayı,o,hayal dünyasında nasıl ilişkilendirmiş ve düşünmüştür..

Bir kötü adam eline çarpmış,ya da asi bir rüzgar elinden alıvermiştir Kitty'sini:( Ona bakmıştır uzun uzun,dalgalara çarpışını görerek canı acıyormudur diye düşünmüştür,elini uzatmıştır uzanacak gibi.. Sonra çaresiz gözleri dolmuştur. Daha bu yaşta çok hüzünlü bir gün geçirmiştir o da büyük insanlar gibi.. Şimdi aklı kalbi hep denizdedir o miniğin.. 


Çocuklar için yüz maskesi yapımı :))

Evett öncelikle bunu nerde gördüm onu söyleyeyim:) Şura arkadaşım okul öncesi eğitimi alıyor,sonuç olarak puan alabilmesi için bu sevimli maskeyi yapması gerekiyormuş. Ben de burdan faydalanmanız adına paylaşmak istedim. İster kardeşinize,ister çocuğunuza,isterseniz öğrencinize,dilediğiniz kişiye armağan edebilceğiniz sevimli bir maske.. 

Neden fil seçtiğini sordum,ona filler çok sevimli geliyormuş.. Benimle aynı düşüncede yani:)


İlk olarak gerekli malzemelerimiz şunlar;

Eva sünger kağıt
Uhu
Kurdale 
Makas
Lastik
Parşömen Kağıt


1)En başta hangi maskeyi yapmak istiyorsak onu belirledikten sonra ister baka baka isterseniz de kopya kağıdı ile parşömen kağıdı üzerine çiziyoruz. 

2) Daha sonra çizdiğimiz fili sınırlarından kesiyoruz.Evanın arkasına sabitlediğimiz parşömen kağıdından faydalanarak eva üzerinden de kesiyoruz.

3)Parşömen kağıdı, eva dediğimiz sünger kağıdın arkasına sabitleyip,elimizle üzerine bastırıyoruz. Böylelikle filimizin çizgileri evanın yüzeyine geçecektir. Gözlerini böylelikle eva sünger kağıdı üzerinden rahatlıkla kesebiliriz.



4)Daha sonra yukarıdaki resimden faydalanarak filimizin gözünün üstüne keserek (istediğiniz renkteki eva sünger kağıdından) filimizin üstüne yapıştırıyoruz. Hortumunun ucuna da gördüğünüz gibi siyah evadan yapıştırabilirsiniz. Ve son olarak bizim tercihimiz olan kurdaleleri de gördüğünüz gibi eva üzerine koyduk,daha sağlam olması açısından pembe bir iple diktik. Gözlerinin altındaki her iki delikten geçicek şekilde ince yuvarlak lastiklerle bağladıkk.

Kumaşlardan faydalanarak erkek çocukları için de filin başına bir şapka konulabilir,bunu da hatırlatalım. Kısacası iş sizin biraz da hayal dünyanıza kalmışş. Ama emek vererek yaptığınız bu maskeyi çocukların gözü önünde onlarla beraber yapmanız,onların sabırsızlanmasına ve daha da kıymet bilmesine yardımcı olabilir. 

 veee sevimlii filimiz işte buu :))






5 Haziran 2013 Çarşamba

Doğa

Yemyeşildi yaprakları, yeşilin en koyusu en canlısıydı. Toprağa sıkıca tutunmuştu kökü,iyice inmişti derinlere,ihtiyacı olan en derinlerdeyse bile ulaşması için bahşedilmiş bir güç vardı sahip olduğu.Gövdesi kalın ve dimdikti,tüm rüzgarlara karşı meydan okurcasına yıkılmadan durabiliyordu.Ayrıca doğada da tek değildi.Arkadaşları vardı;yaprakları arasında uçuşan rengarenk kelebeklere,dallarına konan,yuva yapan kuşlara sahipti… Her şey çok güzeldi. Doğa tüm imkanları sağlıyordu yaşamını devam ettirmesi için. O bir ağaçtı, yaşam kaynağıydı özgürlüktü... Tüm canlıların nefes almasına olanak sağlayan doğanın en kıymetlisiydi. O huzur verendi… Yalnızca bu aralar bir şeyler yolunda gitmiyordu. Çevrede garip olaylar baş gösteriyordu. Üstelik o kalın gövdesine isimler kazılıyor anlamsızca şekiller çiziliyordu. Sanırım bunu aşktan ötürü yaptıklarını söylüyorlar kendilerini öyle rahatlatıyorlardı insanlar… Gövdelerine attıkları her çizik küçük gibi gözükse de ağaçları günden güne yıpratıyordu. İnsanların bir şeyi canlı olarak düşünebilmeleri için hareket mi lazımdı? Evet işte bende hareket ediyorum diyordu oradan ayçiçeği.. Güneşe yüzümü dönüyorum. Sonra bir akşamsefası diyordu ki; ben de akşam kapıyorum çiçeklerimi, gündüz açıyorum. Sonra bir küstüm otu;bana dokunmayın ürküyorum. Peki hangi cansız varlık bunları yapabilir hangisi? Sonra bir ağaç; hangi cansız varlıkta benim sahip olduğum arkadaşlar var? Hiç gördünüz mü bir kütüğün başında durmadan ahenkle dans eden kelebekleri, ya da hiç gördünüz mü yuva yapan kuşları rengarenk kanatlarını? Benim de canlı olmamı anlamanız için daha ne göstermeliyim size? İnsanların bunu anlaması için çok geç olmaması gerekiyordu.

                                                                                  Melike Özcan


Hayırlı Kandiller fotoğrafı - Halil Uysal

Hayırlı Kandiller fotoğrafı - Halil Uysal